6 Nisan 2008 Pazar

Dİyaliz ve Böbrek Nakli

2006 eylül ayıydı. İstanbul da oturuyorduk. Eşim 3 aylık hamileydi ve hamileliği ağır geçiyordu. Evimizi yeni taşımıştık. Ben senelik izindeydim. Eşim çalışıyordu. Bir gün halsizlik başladı. Sonra iştahsızlık. Bir iki gün içinde yataktan çıkmakta zorlanır oldum. Gribal enfeksiyon zannettim. Eşim bir gün işyerinden izin alıp geldi. Beni doktora götürdü. Daha önceden kronik nefrit teşhisi konduğu için kreatin testi yaptırdık. Sonuç normal değerin yaklaşık on katı çıkmıştı. Panikledim eşimle beraber. Hiç sırası değildi bence. Test tekrar edildi ve yine aynı sonuç.



Çapa da sağ bileğime Fistül (Bir toplar ve atar damarın cildin hemen altında, genellikle ön kolda, birleştirilmesi ile iğnenin girişini kolaylaştırmak için kalın bir damar elde edilir.) açtırdım. Lokal anestezi altında stresli bir ameliyattı. Kısa zamanda iyileşti. Yaklaşık 15 gün sonra diyalize girmeye başladım. Diyaliz merkezine güle oynaya eşimle beraber gittik. Eşim ne duygular içerisideydi tam bilemiyorum. Hamileliğinin getirdiği hassaslık vardı üzerinde. Ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyin içindeydik. Belirsizliğin keskinleşmesine daha bir süre vardı.



Yaklaşık onaltı ay diyalize girdim. İlk başlarda sıkıntı çektiğim söylenemezdi. Sanki bu durumu biliyormuşum olacakları çok önceden kabullenmişim gibi davranıyordum. Belkide kabulleniyordum gerçekten.


Oysa gerçek gün gibi ortaydı. Haftanın üç günü istanbul trafiğinde diyaliz arabasıyla 30 dk. seyahat, ardından 30 dk. beklemek ve tam 4 saat makineye bağlı kalmak. Avuç dolusu yutulan ilaçlar, Ağır bir diyet;öyleki su içmenin bile sınırları var ve günden güne dairenin yarı çapı azalıyor. Rejime uymakta zorlanıyordum. Hele su kısıtlaması öyle zor geliyordu ki. Buzdolabında sürekli soğuk su bulunduruyordum. Bir yudum alırım da beni kandırır diye. Çoğu zaman kendimi; pet şişeyi kafama dikmiş, suyun soğukluğuna dahi aldırmadan su içerken buluyordum. İlk bir seneden sonra zor zamanlar geçimeye başladım. Hayatında olduğum insanların sıkıntılarından bahsetmiycem.Çünkü en iyisini yaşayan bilir. Kendimle ilgili de daha fazla ayrıntıya girmiycem. Ne söylesem boş bence. Siz tahayyül edin: Canın istediğini yiyip içemeyen (su dahil), bileğinde dikkatetmesi gereken bir fistül taşıyan (gece bile o kolunuza doğru dönüp yatamazsınız), kasları eriyen, gücü kuvveti gittikçe azalan,suratının rengi atmış, psikolojik desteğe ihtiyaç duyan, sabahları zor kalkan bir insan. Geleceğe bakmakta zorlanan. Tek umudu olan fakat bunun için mücadele edemiyecek kadar yorgun bezmiş bir insan.

2008 ocak ayının son haftasıydı galiba. İnternet üzerinde de araştırmalarına devam ederek bana çare arayansevgili eşim (Biricik karım, herşeyim)

bobrekkardesim@hotmail.com a mail atıyor. Böbrek kardeşim sitesinin kurucusu Erkan bey ile tanışıyor.

Bu ana kadar eşim bana böbreğini vermek istiyordu fakat iki büyük sıkıntı vardı. Birincisi benim ve eşimin yaptırması gereken aylar süren tahliller. benim bu kadar koşturacak halim yoktu ve uğraşmıyordum. İçinde bulunduğum psikoloji nakil olmana gerek yok diyordu. ''Böyle iyisin sen rahatına bak.'' Bunun altında nakil olmanın bir hayal olduğu düşüncesi yatıyordu herhalde. Bu şekilde yaşayıp mutlu olacağıma kendimi inandırmışıtım herhalde. İkinci engel nakil için hastenelerin istediği rakamlardı. Bulunmaz değildi ama ben nakile gerek görmüyordum..

Eşim erkan beyden aldığı bilgileri bana iletti. Erkan bey nakil ameliyatını İzmir Kent Hastanesi'nde yaptırmıştı.http://kenthospital.com/webyeni/organ_nakli_main.asp Kent Hastanesi vericisi ile hastaneye başvuranlardan hiçbir ücret almıyordu ve esas bomba bizim için bütün tahlillerin 2-3 gün içinde bitecek olmasıydı.


İzmir'e gittik. İzmir denizi yeşilliği ve özellikle insanlarıyla güzel bir şehir.Hastahaneye başvurumuzdan 3 gün sonra 13 şubat 2008 de ameliyata alındık.

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=8230854&tarih=2008-02-14

Yazıyı yazdığım şu gün 06 nisan 2008 Pazar ve ben son derece sağlıklıyım :))))

Bugüne kadar maddi ve manevi olarak bana ve eşime destek olan aile bireylerine arkadaşlarımıza Erkan bey e ve zor gün dostlarımıza buradan teşekkür etmek istiyorum. Doç. Dr. Serdar KAÇAR ve Opr. Dr. Can VARILSUHA ellerinize sağlık diyorum. İzmirde bizi, hasta ve nazlı halimizle, haftalarca misafir eden Nurcan teyzeciğim, seni hiç unutmayacağız.Hakkının ödeyemeyiz.

Tabi sevgililer günü hediyesi olarak bana böbreğini veren eşim için ne yazarsam yazayım benim kelimelerim anlamsız kalır. Sevgilim; umalım ki her eş böyle bir durumda senin kadar azimli cesur ve sevgi dolu olsun.

Seni Seviyorum..(Burcu'M)


Nakil ve sonrası ile ilgili deneyimler hakkında bilgi almak fikir edinmek isteyen olursa

ilker_tozluklu@hotmail.com adresinden iletişim kurabilirler.

Her hasta yeni bir organı mutlaka hak eder. Nakil olarak; eski hayatınıza, sağlığınıza, neşenize kavuşabileceğinizden hiçbir zaman ümidinizi kesmeyin. Bununiçin elinizden geleni yapın..

İLKER TOZLUKLU